anlamlı sözler
  Çanakkalede Şehitleri
 


http://www.isbl.k12.tr/tr/resim/canakkale1.jpg"http://img221.imageshack.us/img221/9602/canakkale2yn7.png" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor."http://www.uludaglar.com/nh/canakkale/canakkale15re7.jpg" grafik dosyası hatalı olduğu için gösterilemiyor.
yüzlerce kiloluk top mermisini sırtında birkaç basamak çıkartarak namluya koyan Seyit Onbaşı Heykeli.

Yüzlerce kiloluk top mermisini sırtında birkaç basamak çıkartarak namluya koyan Seyit Onbaşı Heykeli.

Yaklaşık 90 yıl önce Dünya coğrafyasında eşi benzeri yaşanmayan bir destana sahibiz Türk olarak. 253 bin bedenin kanıyla örülen bir duvarın arkasında yaşamaktayız. Fakat Çanakkale‘yi ne kadar biliyoruz?

Bundan yıllar önce yani Ortaokul’a kadar Çanakkale’nin bir il olduğu dışında bana bir anlam ifade etmeyecek kadar bilgim vardı. Taa ki Türkçe öğretmenimizin bize önerdiği Çanakkale Mahşeri adlı kitabını okuyana kadar. Kitap okumayı çok sevdiğimden dolayı da zevkle okudum Çanakkale’yi.

Bugün Japonya çocuklarını ABD tarafında nükleer saldırıya uğramış olan Hiroşima ve Nagasaki’ye götürerek onlara tarih dersi ve hayat dersi vermekte. İşte çalışmazsanız bu olur, çalışırsanız da bugünkünden daha iyi bir Japonya olur fikrini çocuklarına aşılamakta.

Hatırlayacağınız gibi bundan çok değil 5-10 yıl kadar öncesinde Çanakkale unutulmaya yüz tutmaya başlayan, zihinsel olmaktan ziyade fiziksel oalrak da çürüyen bir destandı. Siperler, karargahlar, tabyalar eskimiş ve yok olmak üzeriydi. Tarih derslerinde ilkokulda üstünden öyle tozu alınırcasına geçilirdi. Çanakkale’ye kaç okuldan otobüs kalkardı? Bilmiyorum ama ne olduysa çarklar ters işlemeye başladı ve Çanakkale Ruhu şahlanmaya, unutulmaktan çıkartılarak hatırlanmaya başladı. Yıllar boyu süren bakım-onarım çalışmalarının yanı sıra sayısı bir elin parmaklarından fazla olmayan kitap çeşitleri artık kitapçıların raflarında fazlasıyla yer kaplamaya başlar oldular. Bundan yıllar önce Mehmed Niyazi tarafından yazılan Çanakkale Mahşeri adlı kitabı bulurken zorlanmama rağmen bugün elimin altında bir çok Çanakkale kitabı birikti. İnsanlar Yeni Zellanda, Kanada, Avustralya gibi uzak diyarlardan ataları için yıllardır gelirken biz daha yeni yeni de olsa 300-500km yoldan Çanakkale’ye gitmeye başladık.

Bu şahlanışla beraber Çanakkale ruhu’nu anlatan belgeseller de bir bir vizyondaki yerlerini almaya başladılar. Okulları geçtim belediyeler Türkiye’yi Çanakkale’ye taşımaya başladılar. Fakat bu yeterli mi? Okumak veya izlemek. Gidip görmek gerekir. Orada bizim için gözünü kırpmadan cennet bahçesine koşan atalarımıza bir iki fatiha okumak onları sevindirmek gerekir. Çanakkale Ruhu’nu orada sadece  zihinde değil bedende dahi canlandırmak gerekir ki emin olun orayı gördükçe zaten Ertuğrul Koyu’nun kızıl rengini de görebiliyorsunuz. Gözleriniz oradaki can pazarını görebiliyor.

Gidip görmek gerekir dedim ve bir konuya daha değinmek istiyorum. O da gidip görmekle alakalı olan koca otobüslerle grup halinde yapılan ziyaretler. Bence bu sistem yeterli değil. Genellikle Mart ayında yani çok sert bir kışı olan Çanakkale’nin soğuk döneminde ziyaretler gerçekleşiyor.  Bu zaman kadar bir defa gitmeme rağmen hakkında teoride çok şey bildiğim Çanakkale bende şu anda alt yapı. Tamam devlet ön ayak ve götürüyor fakat bu yeterli değil. Büyük görev burada ailelere düşüyor. Bir otobüste değil bir yaz tatilinde, bir İlkbahar’da bir taksiyle. Masraflı olur ama gücü yetenler ne olur; alın çocuklarınızı ve tutun Çanakkale yolunu. Gezin iki yakasını da doya doya ve sindire sindire. Yaşayın yaşatın Çanakkale’yi ve o destansı kahramanlıkları. Bilsin evlatlarımız daha 15 yaşındayken bizim için kurşuna siper olan atalarımızı. Bilsinler Çanakkale’nin Geçilmez olduğunu…

 
 
  Bugün 3 ziyaretçi (3 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol